20 AĞUSTOS 2006.. TRİBÜNLERİN DİLİNDEN, BİR "KÜTAHYASPOR'LUNUN" KALEMİNDEN DÖKÜLENLER..
Futbola ve dolayısıyla da Kütahyaspor’a olan merakım çok eskiye dayanır.. 2000 yılında ki şampiyonluktan sonra da, çok daha artmıştır. O sezondan itibaren idmanlarını bile kaçırmadan takip ettiğim bir hal aldı bu sevgi..
Sürekli gider kendi kendime izler kendi içimde yorumumu yapardım.. Sonra bir kaç Kütahyaspor sevdalısı bir site kurdular adını da kutahyasporum.com koydular.. Sürekli maçları, idmanları takip ettiğim için Kütahyaspor’un içindekiler beni sima olarak tanırlardı. 20 Ağustos 2006.. Bu tarihte DPÜ Kampüs sahasında oynanan sezon öncesi hazırlık maçında Kütahyaspor-Nilüfer maçını izlemek için oradaydım.. Sitemizi kuran Leo o gün benden maçla ilgili bikaç bişey yazmamı istemişti.. O gün bu sitede çok fazla yazmayı bile bilmediğim dönemde düşüncelerimi bir makale haline getirip özel mesajla ulaştırmıştım..
O gün her iki takımdaki oyuncuları da ezbere bilmem sebebiyle şakayla karışık bana 3.Ligin nüfüs memuru yakıştırması yapılmıştı. Daha sonra forumda benim adıma böyle bir sayfa açıldığını ve burada istediğimi yazabileceğimi öğrendim.. O günden itibaren ne zaman,ne konuda olduğu farketmeksizin her istediğimi kendi üslubumla satırlara döktüm.. Hiç bir zaman (bunu altını çizerek söylüyorum) yazdıklarımın benim bilgim dışında noktasına,virgülüne dokunulmadı ve her biri anasayfada yayınlandı. Sırf bu yüzden de kalemime duyulan saygı yüzünden bu site farklıydı.. Onu yazma o kırılır, bunu yazma yanlış anlaşılır gibi durumlarla hiç karşı karşıya bırakılmadım.
Anasayfada da daha sonraları bana bir köşe açıldı ve bugüne kadar yazdığım yazıların büyük bölümü o başlık altında arşivlenmiş durumda. Profesyonel liglerdeyken gittiğimiz bir çok yerde bile beni tanıyanlar, soranlar oldu.. Öncelikle hiç bir yazı tecrübesi yaşamamış birine bu şansı verdikleri için ve fikirlerine saygı duyup aynen yayınladıkları için bu siteyi kuranlara çok teşekkür ediyorum.. 4 Yıl geriye neden gittim, aslında çok can alıcı bir sebebi yok.. Düşmeler-kalmalar..Kongreler,sinirler,stresler,transferler derken fırsat bulamadığımı ve bir teşekkür için geç kaldığımı farkettim.
Dün başlayarak, bugüne kadar yazdığım tüm yazılarımı sanki başka biriymişçesine oturarak baştan sona okudum.. Biraz da kendimle ilgili neler yapmışım bir vicdan muhasebesi yapayım dedim.
Forumda yazdığım konuşma-tartışma türü yazılar öncelikle “biz bizeyiz” diye yapılmış konuşulmuş şeylerdir.. Benim asıl elekten geçirerek ve çok düşünerek bin düşünüp bir yazdığım yer bu köşe yazılarımdır öncelikle onun bilinmesini isterim.
Bu yazıları okuduğumda 2 yazımdan pişmanlık duyduğumu itiraf etmeliyim.. Birisi Yunus Kılıç döneminde deplasmanda 1-0 kaybedilen Burdur, diğeri ise içerde 1-0 kazanılan Balıkesir maçları..Teşhisleri o dönem yanlış yapmışım..
Ama o günlerde de çok iyi hatırlıyorum Sayın Yunus Kılıç ile 2 saat muhabbet etme fırsatı yakalamıştım ve kendisi onu eleştirmeme karşın bana ciddiyetiyle, samimiyetiyle her şeyi anlatmış sonrasında da eleştiri üslubumdan dolayı memnuniyetini dile getirmişti.
Yani sanırım çok fazla insanı kırmadık..Elbette eleştiriler oldu, elbette zaman zaman kızgınlıklar oldu..Sert yazdığımızda alttan aldığımızda, hatta bazen takımın menfaatleri için geri adım attığımızda oldu..Ama ben bir gazeteci değil tribünlerin sesi olarak başladığım bu görevde, hep öyle kalmaya ve tribünün içinden yazmaya devam ettim.Görüşlerim çoğu zaman bir kişinin değil bir kalabalığın haykırsa da duyuramadığı çığlıklarıydı.
Kimseye karşı bir nefretim ya da art niyetim olmadı, olamazda..Eleştirmek demek, bazı yapılanları beğenmediğimi dile getirmem demek, o kişilere bir saygısızlık olarak değerlendirilmemeli ve geriye dönüp baktığımda kızgınken bile kendimi dizginlediğimi ve hiç bir zaman haddimi aşmadan seviyeli cümleler ve iğnelemelerle sıkıntılarımı dile getirdiğimi görebiliyorum..
Yanıldığım, yanlış yazdığım konularda oldu..Ama hatalı olduğumu kabul ettiğim konularda yüz yüze görüştüğüm kişilerden özür dilemekten de gocunmadım..Özellikle çalkantılı dönemlerden sorumlu tuttuğum Murat Hoca konusunda yanılgılarımı farkettiğimde kendisinden özür diledim..
Belki yanlış olduğunu farketmediğim konularda olmuştur bu konuda da kırdıklarım varsa onlardan da özür dilerim..
Kendi penceremden gördüğüm doğruları-yanlışları 4 yıl boyunca yazdım..Bundan sonra da bir aksilik olmadığı sürece aynı şekilde devam edeceğim.Yine yeri gelecek sertleşeceğiz, yeri gelecek kızacağız yeri gelecek hep beraber havalara uçacağız.. Umarım hep güzelliklerden hep iyi şeylerden ve övgülerden bahsedecek günleri yaşarız..
Yaptığım vicdan muhasebemde çok büyük hatalar yapmadığımı, içimin büyük ölçüde rahat olduğunu söylerken; Kütahyaspor’a hangi görevde olursa olsun iyi veya kötü hizmet etmiş, hizmet etmeye çalışmış her kişiye saygılarımı sunuyorum..Hepsinden Allah razı olsun.. Yazdıklarımı yanlış görenlerle zaman zaman yaptığım hararetli tartışmalar, benim kendi düşüncelerime saygı duyulmasını istememdendir..Bunu zaman zaman kullanıyorum büyük usta Erol Günaydın’ın lafıdır..Şürç-i Lisan ettiysek affola.
---rıdvan_43----
|