HERŞEY BURADA BAŞLADI..
4.Mayıs.2008'de Torbalı'da bu göz yaşları içinde Kütahyaspor'umuz 42.yılında AMATÖR'e düştü...
Neydi Kütahyaspor için Amatör?
Grupta bulunan Dereköy'le , Moymul'la , Sazlık'la, DPÜ ile, Gaybi ile, Site ile, Belediye ile,
Çağlayan ile, Termik ile , Çardaklı ile ve Şeker ile oynamaktı...
Düşerken sevinenler ''Kurtulduk Bu Kütahyaspor Yükünden'' diyenler,
8 yıl sonra bakıyorum, bizlerle birlikte şampiyonluk kutluyor..
Olsun varsın iyi gün dostları....Kötü günlerde nasıl olsa birileri var...
ŞAMPİYONLUĞU ANLAMAK...
8 yıl aradan sonra 24.Nisan.2016'da 3.Profesyonel lige çıktık..
Bu şampiyoluğun değerini anlamak, sadece sevinmekle değil,
''Neydik?..Ne olduk?'' gerçeğini bilmekle olacaktır..
Yaşanan acı gerçekleri kısaca da olsa tek tek anlatmamız gerekiyor..
8 yılın acısını bilmeden Şampiyonluk kutlamak sadece hoş bir rüyadır..
5.MAYIS.2008'DEN İTİBAREN BAŞLAYAN
ÇİLE...
Kayyım idaresinde bulunan takım amatöre düşünce, kulüp otobüsü Torbalı'dan bomboş geldi..
Çünkü futbolcuların Kütahya'ya bu durumda dönmesi hayaldi.
Bu düşüşü Kütahya'da GMŞ'den başkaları hiç umuruna takmadı..
Sosyal medyada ağladık,sızladık..Yazdık, çizdik.. O kadar...
Bir türlü Kütahya'mın vurdumduymazlığını kıramadık..Derin sessizlik ne getirecek diye bekledik..
ÇOK BİLMİŞ SPOR ADAMLARIMIZ VAR YA...
Belediye Başkanı M.İça, işte bu çok bilmişleri toplamış..Bir akıl..Bir akıl... Neymiş efendim :
''Kütahyaspor boğazına kadar borca batmış..Üstelik te amatöre düşmüş..Kapatalım gitsin..
Nasıl olsa borçlar o zaman ölüyor..''
Bu işlerden anlamayan Reis'i bir güzel kandırmışlar..
'' Borçsuz yeni bir takım kurarız, sonra adına birşeyler ekleyip başka bir Kütahyaspor yaparız'' demişler.
Bu işten anlamayanlar için güzel bir kurtuluş ....Ama kazın ayağı öyle değil..
Hiç bir borcun ölmediğini bilemeyen devlet kesiminde çalışanlar,
görev almış yöneticilerin evlerine SSK'dan borç kağıtları gitmeye başlayınca tuş oldular..
DİRENEN BİR KESİM..
''Kapatılacak''..''Kapanıyor'' diye diye halkın beynini yıkayanlar hemen süper amatördeki SHÇEK Spor'u devralarak
adını bile değiştrdiler ve Kütahyaspor gerçeğini unutarak ''Yeni Kütahya Bld.Spor''u kurdular.
Bunu yapanlar, Kütahya'nın en üst kademelerindeki insanlarımızdı.
Hiç unutmam, o arada seçim süreci vardı,
mitinge gelen zamanın Başbakanı R.Tayyip Erdoğan'ın boynuna olmayan bir takımın (Yeni Kütahyaspor)
atkısını asarak alay konusu olmuşlardı...
Bu kesim şaşkıncasına bir şeyler yapmaya çalışırken kayyım tarafından iki kere kongre kararı alınıp yapılamayan
Kütahyaspor'umun artık son kongresi yapılacaktı ve bir şeyler oluşturulamadığı takdirde Kütahyaspor
mahkeme kararıyla mevta edilecekti..
O malum kesim, öyle bir propoganda yapıyordu ki, bu son kongreye taraftarı bile göndertmemişti.
''Gitmeyin, bu gün kapanacak zaten'' diye... O gün bu gün hala hayret ederim :
Taraftar için Kütahyaspor bir sevgiliydi.. '' İnsan sevgilisinin cenazesine gelmez mi?''...Gelmediler....
Onlar gelmedi ama, içinde 42 yıllık Mavi-Şimşek ateşi yanan bir kesim oradaydı...
Ali Okçu , Ahmet Tekdemir , Sait Aksöz , Mehmet Özdoğan , Murat Arık , Bahadır Kaptan , Cavit Kocaer , İsa Dursun , Kerim Vural , Mehmet Tabakoğlu , Zafer Çuhadar , Mehmet Yılmaz , Yılmaz Yaman , Hüseyin Baykal ...
Orada hazır bulunan Sadık Ölçen, Nuri Ercura, Ramazan Arslandaş gibi insanlarımızın desteğiyle yönetim kurulu oluşturdular...
Bu bir isyandı....Bu bir başkaldırıştı...Bu bir direnişti....
""HAM DEMİR; ATEŞ, SU VE ÖRS-ÇEKİÇ ARASINDA ÖYLE DARBELERE MARUZ KALIR Kİ...YOK OLACAĞI DÜŞÜNÜLÜR....
AMA BİR BAKARSIN ,ORTAYA ÇOK SAĞLAM BİR MALZEME OLAN ÇELİK ÇIKAR !...""
...ve O AKŞAM ,
HALK EĞİTİM SALONU'NDA ŞİMŞEK'E SU
VERİLDİ !..
Kapanışı merakla bekleyen malum kişiler, daha salondan ayrılırken duyduklarına inanamamışlar, küplere binmişlerdi...
''Nasıl olur?''....''Niye kapatılmadı?''....''Neyinize güveniyosunuz?''... Artık apaçık kılıçlar çekilmişti....
Biliyorduk ki bu kinle 42 yıllık markanın peşini bırakmıyacaklar, her türlü kötülüğü esirgemiyeceklerdi..
Artık ligde Yeni Kütahya Bld.Spor ile Kütahyaspor'umuz her konumda karşı karşıyalardı..
Lig başlayacak..Transfer ve lisans çıkarma vakti gelmişti..Bunların giderleri için Reis M.İça'dan yardım istendi.
Kızıyordu : ''Siz artık profesyonel takım değilsiniz, amatörsünüz. Amatör gibi davranmak zorundasınız.
Bu gerçeği kabul edin'' cevabı , bizleri sarstı.
''Süt Oğlandık'' artık... Yapacak bir şeyimiz yoktu. Bir delilik gerekiyordu.
Ön harcamaları karşılamak için Cavit Kocaer gitti, evindeki tüm altınları satıp geldi.
Büyük cesaret...Ama yaptı...Helal olsun...
Yeni kurulan Belediyespor takımına gıcır gıcır Lotto eşofmanlar giydirilip gösteriş yapılırken
bizler o dönem çamurlu formalarımızı evlerimize götürüp yıkıyorduk.
Ali Okçu ve kader arkadaşları teknik sorumlu olarak Murat Şen ile anlaştı. Az para ile takım kuruldu.
Ligin ilk 5 haftası Kütahyaspor rüzgarı esiyor, farklı galibiyetler alarak paralı Belediyespor'a kafa tutuyordu.
Hele hakemlerin attığımız golü saymadıkları Belediyespor karşılaşmasında Dumlu'nun açık tribününe asılan
''TEK KİMLİK KÜTAHYASPOR'' pankartı ve maçta kendilerinden başkasının Belediyespor'u desteklememesi ,
Kütahyaspor'un boynuna kılıcı vurdurdu.
Ertesi hafta en güçlü Şekerspor'la oynayacaktı Kütahyaspor...
O maçtan bir gün önce devreye giren zebaniler, kalesinde tek gol bile yememiş takımı önce para,
sonra hoca bahanesiyle ayaklandırdılar.
Ali Okçu ve ekibi, hocalarının arkasında durunca 17 ihanetçi futbolcu (!) önceden planlanmış şekilde gece
Zafertepe Tesislerinden PIIRRR diye bırakıp kaçtılar.
Mesai olmayan ertesi günü U-19 takımının vizesi yaptırılamadığından, dev gibi adamlardan kurulu Şekerspor'un karşısına 14-15-16 yaş grubu ile çıkıldı. Kaçmayan Cihat Öztürk ve Derviş Hüseyin Güner takviyeli bu B Gençler tabiki farklı yenildi.
Derviş ile bir tane gol attık ki; o acının içinde ilaç gibiydi.
Takım amatöre düştüğünde ağlamayan bizler, başta Ali Okçu, Yılmaz Yaman ve Hocalar olmak üzere hüngür hüngür ağladık.
Bu işi peydahlatanlar, ertesi gün basında çıkan ağlama resimlerine ''Kütahya'nın Ağlama Ekibi'' diyerek
utanmadan dalga geçmeye çalıştılar.
6-1 yenilmiştik o gün...
Kin bitmiyordu bir türlü... Takımın kaldığı Zafertepe Tesisleri'ni derhal boşaltmamız ve eski tesise gitmemiz istendi.
Ertesi haftanın maçı için A Gençlerin lisansları yetiştirildi. Rakip A.Alkış'ta MOYMUL....
Kütahya'nın cefakar taraftarı GMŞ tüm gücüyle ordaydı..
Şükrü Nazlı bile desteğe gelmişti.
O gençlerimizle zor da olsa 4-3 maçı alıp plaka yazdırmıştık.
Artık bu gençlerle de olsa bir Kütahyaspor gerçeği tekrar yol alıyor ama kin bitmiyordu.
''Vurduk Öldü'' dediklerinin ertesi günü yeniden daha gür filizleniyorduk.
Son bir hamleleri kalmıştı..Vali Yardımcısını kulübe göndererek orayı da boşaltmamızı isteyeceklerdi ki;
sağ olsun o Vali Yardımcısı..
Kulübü görüp tekrar görev yerine döndüğünde
'' İçerde o kadar çok genç ve çocuk gördüm ki, onları dışarı attırmak cinayet olurdu'' demiş.
O sezon kaçanlardan sonra kalan gençlerle tabiki zor maç kazanır olduk, çoğunda da yenildik.
Sezonu 1.Amatöre düşme hattının üzerinde tamamlayabildik.
Bu arada maçlarımızı gizli gizli takip edenler Kütahyaspor'un gün geçtikçe artan sayısal tribün desteği
ve yavaş yavaş yönetime yaklaşanları görüp Başkan Mustafa İça'ya bildirdiklerinde,
İça artık kimlere kızdığını şu demeciyle ortaya koydu :
''Geçtiğimiz sezon sonunda Kütahyaspor kapatılsın.. Borçlar siliniyor..Borçlardan kurtulmuş oluruz.
Bld.Spor'u kurun diye bana yanlış bilgi verenler bugün burada başka konuşuyorlar.
Bazılarınız değil miydi Bld.Spor'u bana kurduran?'' diyerek içini döktü.
VE TEPKİ OLARAK TA '' Kurduğumuz Belediyespor'u ligden çekiyorum.
Kütahyaspor gerçeği yadsınamaz'' DEDİ..
Bu teslimiyetten ziyade, gerçeği görüştü..
Ateşe odun sürenlerin o ellerine de vuruştu bu..
Ama içe sinecek durum değildi. Tam bir sezon Kütahyaspor yönetimine kan kusturdular.
2009-2010 sezonunda daha bir toparlandı Mavi-Şimşek..
Başkan M.İça da yardımlar konusunda az biraz kıpırdayınca o sezon Süper Amatör'ü 2.sırada bitirme başarısı gösterdik.
3.lige terfi maçlarının ilkinde elendik. Bu başarıya biraz omuz verilmedi.
.Hala kulübün yemek sorunu devam ediyor, MEYDAN AŞEVİ'nden yemek getiriliyor,
kalorifer kazanını sağdan soldan günlük bulabildiğimiz kömürle sabah işten çıkıp evine gitmeden gelip kazanı yakan arkadaşın fedakarlığıyla ısınıyorduk.
2010-2011 sezonu başlamadan TFF BAL Ligi'ni kurdu.
Kütahya Süper Amatör Ligi'nin ilk 3 takımı bu ige katılacaktı.
Ali Okçu ve ekibi , TFF'nin bu lige katılmak için istediği garanti paranın tedariki konusunda sıkıntı çekmesi
ve bu düşünce ile çok masraf isteyen BAL'a katılmama kararına Ahmet Tekdemir '' Ben bu işi götürürüm'' dedi.
Bunun üzerine 2 sene başına gelmedik entrikalar kalmayan Ali Okçu, görevi yardımcısı Tekdemir'e bıraktı.
11.Ekim.2009 Kütahyaspor'u kapanmaktan kurtarma tarihidir. Adeta 2. kuruluşudur.
Bunu gerçekleştiren sevdalı ekibi Kütahyalım unutmamalıdır..
Ahmet Tekdemir , bir önceki yönetimdeki arkadaşlarıyla tekrar yönetim oluşturdu.
Böyle yaparak kendini ateşin içine attı. Biliyodu ki; Kütahyaspor'a yardım için yaklaşanlar mimleniyor,
bu yüzden iş adamlarımız Kütahyaspor adından kaçmak durumunda kalıyordu.
Dile kolay tam 4 yıl engelleri aşmak için savaştı Tekdemir...
Bu yıllar içine takımı sadece BAL Liginde tutmak için değil, ne olursa olsun şampiyonluğa oynattı.
Takımı Türkiye Kupası'na kattı. 2. basamağın son dakikasında 2. Lig takımı Kızılcahamam A.Ş.'ye elendik.
Ertesi sene BAL'da 2. olduk.
Mersin'de Play- Off oynadık. Ne oynarsan oyna, Kütahyaspor'dan uzak durma hala devam ediyordu.
Şehir desteği olmayınca Mersin'e ancak 1 otobüs GMŞ taraftarı gidebilmişti.
Ahmet Tekdemir'in Kütahyaspor için yaptığı çok büyük bir hizmet vardı ki , bunu çoğumuz bilmez..
Eski parayla 2,5 tirilyon borç batağı içindeki Kütahyaspor'un SSK ve Maliye'ye olan borçları için büyük bir
risk altına gireceğini bile bile ''Borç Yapılandırması'' yapması ve altına imzasını koymasıydı..
O'nun bu büyük cesareti şu anda Kütahyaspor'un başının dik olmasını sağlamıştır.
5 senedir hiç aksatılmadan yapılan bu ödemeler sayesinde evlere haciz gitmediği gibi,
Kütahyaspor'un borcu da ''YOK'' denecek kadar azalmıştır.
Kütahyaspor için bu cesareti gösteren A.Tekdemir'e Kütahyaspor'un bir neferi olarak teşekkür ediyoruz...
Ali Okçu'yu unutmadığımız gibi , Ahmet Tekdemir'i de seneler geçse de unutmayacağız..Unuttumayacağız...
Kıt kanaat içinde bu kadar başarılı olan bir yönetime Belediyenin vereceği biraz katkı bu takımı çoktan şampiyon yapardı.
Bile bile yardım etmediler, sadece seyrettiler..
Mahalli Seçim zamanıydı...
2014-2015 sezonu başı seçimde Kamil Saraçoğlu Belediye Başkanı olunca ,
şehrinin takımına küsen eski başkandan kurtulmuştuk.
Artık yeni REİS'ten beklentimiz vardı.
Ahmet Tekdemir ve ekibi ; belediyenin Kütahyaspor konusunda önünü açmak için görevi devretmeye hazırdı.
Nitekim Başkan Saraçoğlu ve yardımcısı tribünümüzden gelmiş olan Kütahyaspor aşığı
Mehmet Özdoğan - Murat Arık ekibi derhal çalışmalara başladı. Düşüşten 7 sene sonra bir belediye Kütahyaspor'umuza
lokomatif oldu.
2014-2015 sezon başı, 8-10 senedir alışık olmadığımız Belediye Başkanı Kamil Saraçoğlu'nun bizzat sahiplenmesi,
şehrimizi heyecanlandırdı.
Artık BAL'da şampiyon olup 3.lige çıkmak istiyorduk.
Bu sezonun şansı , 1. olan Play-Off'suz direk üst lige çıkacaktı.
''Macera aramayalım'' dememize rağmen , çevrenin etkisiyle dışardan yanlış sportif direktör,
yanlış hoca seçimi ve bunun getirdiği kendi futbolcuları bizi bu kadar mali güç içinde hedefe ulaştırmadı.
Devre arası yapılan transferlerde paraların nasıl sokağa atıldığını oynadıkları futbolda gördük.
Devreyi önde bitiren bir takımın hocasının ve sportif direktörünün yaptığı yanlışlar sonucu takipcimiz
Düzcespor'u önümüze geçirdik.. Bu çok doğaldı..
Arifiye Kalaycı deplasmanında fark beklerken 0-0 biten maçtan sonra
'' Deplasmanda alınan 1 puan başarıdır'' diyen bir Hocaya ''Biz düşmemeye mi oynuyoruz?'' sorusu sorulmadı...
Sportif direktör kucak dolusu para alırken olanlar karşısında ilgisiz kalması , karışmaması yadırganacak bir durumdu.
İçimiz içimize sığmıyor, yönetimin ve belediyemizin zor zahmet bulduğu paralar boşa gidiyordu..
Bu arada hoca değişikliği gündeme geldi.. Yine hata yapıldı...Seneler önce Yunus Kılıç yönetimi tarafından
zorla işine son verilen Cengiz Seçsev'in sportif direktör tarafından takımın başına getirilmesi çok büyük hataydı.
Çünkü Seçsev , yedek kulübesine giremiyecek , tel arkasından takımı yönetecekti..
Şampiyonluğa oynayan bir takımın böyle bir lüksü olabilir miydi?..
Rakibimiz Düzce deplasmanı herşeyin tuzu-biberi oldu..
Uyanık ve işi bilen Düzceliler, hocamıza maçı bile izlettirmediler...Hocamız yediğimiz golleri dahi göremedi...
Artık bardak taşmıştı.. Düzce liderlik bayrağını kapmış kalan 5 maçta şampiyoluğu hedeflemeye başlamıştı.
Kütahyaspor yönetimi, maçın bu şartlarda nasıl sonuçlanacağını tahmin ettiğinden, Düzce'ye gitmemişti..
Kalan 5 maç öncesi 1-2 yöneticinin arkadaşlarını ikna etmesi sonucu , sportif direktör ve hocanın işine son verildi.
Kalan 5 maç için Hikmet Demirbilek ve ekibi göreve getirildi..
''Bu gardı düşmüş takım , kalan 5 maçın 1 tanesini dahi zor alır'' deniyordu ki;
hocanın psikolojik farkıyla bu ölmüş takım beşte beş yaptı..Ama bu yetmedi..
Çünkü önümüzdeki Düzce hiç tökezlemeden maçlarını alıp 3. lige çıkıverdi...
Çok üzüldük...Belediyenin ve yönetimin hem maddi hem manevi bu kadar destekleri boşa gitti .
Bu takım ve bu ekiple olmaz diye durumu bilen yönetim, bilmesine rağmen
zamanında duruma el koymadığı için göz göre göre lades oldu...
Tüm Kütahya'nın gözü sezon sonu Belediye Başkanı Kamil Saraçoğlu'nda idi..
Bırakacaklar mı? Devam mı? diye....
Ramazan Yıldırım Başkanlığında tekrar devam kararı alan belediye ve yönetim kurulu, kolları erken sıvadı..
Sezon sonu göreve getirilen Hikmet Hoca ve ekibinin yanına Sportif Direktör Şener Aşkaroğlu ve
senelerin Genel Kaptanı Mustafa Akar ilave edildi..
Daha transfer dönemi ''HEDEF ŞAMPİYONLUK'' denildi... 7'den 70'e herkes bu hedefe kilitlendi..
Bu sezon hem daha zorlu gruba düştük..Hem de şampiyonun mutlak play-off oynaması gerekiyor...
Açıkcası işimiz zordu...''Zoru başarmak bizim işimiz'' denildi , 22. haftaya kadar tek mağlubiyetle gittik.
Bu büyük başarıydı.
Haftalar öncesi 9. grup şampiyoluğunu garentilemiştik. Hedefte 10. grup lideri ile play-off maçımız vardı...
Tek hadef bu olduğu için sakatlık ve kırmızı kart durumları düşünülerek son iki maçımızı
tabiri caizse gazozuna maçlar olarak bitirdik...
Play-Off maçımızı Isparta'da Muğlaspor ile yapacaktık. Büyük bir destek gerekiyordu.
Olmazsa olmaz maçımızdı.
İçerde oynadığımız Erdekspor maçında ''Destek İçin Dumlu'yu doldurun'' denilen ilanlar ve çağrılara
ancak 2500 kişinin cevap vermesi, doğrusu bizleri ürkütmüştü..
Acaba Kütahyalım Kütahyaspor sevdasından vaz mı geçti diye...
Bu endişelerle Isparta Atatürk Stadı'na vardığımızda tüylerimiz diken diken oldu..
7'den 70'e tüm Kütahyalım adeta ordaydı...7-8 bin kişi...Herkes birbirine sarılıyor...
Milletvekilimiz İshak Gazel ve Belediye Başkanımız Kamil Saraçoğlu gollerimiz atıldıkça havalara zıplıyor..
Yıllar var ki; böyle birlikteliği ve böyle mutluluğu bir arada hem de uzaklarda yaşamamıştık...
Bu bir güzel örnekti..
Milletvekili+Belediye+ İş Adamları+Yerel Toplum Örgütleri ve Taraftar...
İlk defa bu kadar içiçe ve birlikteydi...
Hele Isparta'dan gecenin geç saatinde takımı VAZO'da karşılayanların sayısını görünce ,
bu kalabalığın mitingde bile toplanmadığını gördük...
Belediye Başkanımız , Kütahya'nın Uzun Adamı Sayın Kamil Saraçoğlu'na ,
bu karşılama törenindeki belediyenin organizasyonu ve ayrıca
''BU TAKIM BU SENE MUTLAKA ŞAMPİYON OLACAK''
diyerek hedef gösterdiği ve hedefinden asla vazgeçmediği için binlerce teşekkürü hak ediyor...
RAMAZAN YILDIRIM ve DEĞERLİ YÖNETİCİ ARKADAŞLARI'nı
iki sezondur usanmadan ve vazgeçmeden hedefe koştukları için teşekkür ediyor ve kutluyorum...
Hikmet Demirbilek - Efrahim Alkın - Remzi Korkmaz'dan oluşan teknik ekibimize ;
onlara büyük destek veren Şener Aşkaroğlu - Mustafa Akar ikilisine;
Masörümüz Metin Bey ve emek verip ter akıtan futbolcu kardeşlerimize;
Kulüp Müdürü , malzemeci ve diğer çalışanlarmıza teşekkür ediyoruz.
Taraftar grubu GMŞ'ye de teşekkür borcumuz var...
5000 kişilik otobüslerle giden taraftarı organize edip Isparta'ya yığmak her babayiğitin harcı değildir...
Teşekkürler GMŞ...Teşekkürler A.Osman Duymaz ve Hakan Akdaş...
Sevincimiz 3 gün sürmeli.. 4.günden itibaren oturup planlama yapılmalıdır..
Bu yazı uzun ve ayrıtılı oldu...Olsun...Olması gerek...
Bu bir yorum yazısı değil, yakın tarihten ders alma yazısıdır.
Şimdi şampiyoluğa sevinç çığlıkları atan binlerce gencimiz yaşananları bilmek zorundadır..
Yakın geçmişte yaşanan acıları bilmelidirler ki;
bu şampiyonluğun ne kadar anlamlı ve kıymetli olduğunu anlasınlar...
Çalışıp çabalayan yöneticilere zaman geçse de saygı gösterip değer versinler...
Hiç kimse menfaat beklemiyor...TEK İSTEK; Saygı..Sevgi...
------Sait AKSÖZ-----------
|